Okuduğum birçok makalede avukatlar arabuluculuk sürecini zorlaştıran veya imkânsızlaştıran kişiler olarak tarif ediliyor. Ama genellikle de bu konunun üzerinde pek fazla durulmaksızın diğer konulara geçiliyor, belki de yazar avukatları karşısına almaktan çekiniyordur 🙂 Bu görüşü savunanların çoğunluğunun avukat olmayan arabulucular olduğunu söyleyebiliriz. Peki, neden böyle düşünüyorlar.
- Öncelikle bir avukattan danışma aldıktan sonra müzakereye başlayan tarafın, pozisyonunda aşırı direnen, dinlemeye kapalı, aşırı şüpheci, her an kandırılmaktan korkan, dikkatli olmak konusunda aşırıya kaçan bir durumda olduğu ifade ediliyor.
- Avukatıyla devamlı dirsek temasında olan tarafın, müzakereyi küçük bir mahkeme salonu havasına çevirerek performans sergileyen bir avukat gibi davranmaya çalıştığı durumlar olabiliyor.
- Ayrıntılarda aşırıya kaçılması ve devamlı yaratılan güvensizlik ortamına da avukattan alınmış hukuki yardımın neden olabileceği belirtiliyor.
- İşleri olaylar ve pozisyonlar olan avukatlar genellikle şekli gerçeklerle ilgilenip tarafların ilgi ve isteklerine odaklanmayı görevleri olarak kabul etmediklerinden, danışmanlık verdikleri tarafın da müzakerelere şekli yaklaşmasına, diğer tarafın ilgi ve isteklerine değer vermemesine yol açabiliyorlar.
- Gündemleri kısa yoldan varılacak bir anlaşma olmayan avukatların müvekkillerini zor yola yönlendirebildiklerinden bahsediliyor.
Bütün bunlar okuduğum yazıların içinde satır aralarında rastladığım avukatların gölgesinde yapılmış arabuluculuklarla ilgili eleştiriler. Avukat – arabulucuların yazılarında ise böyle eleştirilere rastlamak pek mümkün değil. Çünkü birçoğu öncelikli meslekleri olarak avukatlığa devam ediyorlar. Belki de bu yüzden bu konuya girmek istemiyorlar.
İlgili diğer yazılar
Facebook yorumları
Powered by Facebook Comments