Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi PwC tarafından dünya çapında 2010/2011 Küresel Aile Şirketleri Araştırması yapıldı. 35 ülkeden bin 600’ün üzerinde aile şirketinin yer aldığı araştırmaya, Türkiye’den 50 aile şirketi katıldı.
Araştırmada öne çıkan sonuçlara göre, şirketlerin dörtte üçünün, kilit yöneticilerin vefatı veya yetersizliği durumunda devreye girecek acil durum planına sahip olmadığı, halefiyette olduğu gibi bu konuda da küresel ortalamanın gerisinde bulunulduğu ifade edilerek, işlevlerin devri ve gelecek planlamasına ilişkin şu görüşlere de yer verildi:
“Buna karşılık hissedarlardan birinin ayrılması durumunda hisseyi satın alabilecek ya da mirasta bütün mirasçıları tatmin edebilecek yeterli varlığa sahip olmak açısından Türk şirketleri, küresel ortalamaya göre daha rahat görünmektedir. Ancak bu konularda yöntem belirleyen prosedürler yoktur.
Türk aile şirketlerinin yarıdan fazlası yerel standartlarda, dörtte üçü ise uluslararası standartlarda değerleme yaptırmamış durumda. Küresel sonuçlar da aynı paraleldedir. Değer artış kazancı ve veraset vergilemesi konusunda yerel kurallar bakımından şirketlerin yarısı, uluslararası kurallar bakımından dörtte üçü bilgi sahibi değildir. Küresel olarak da benzer sonuçlar söz konusudur.
Araştırmada, en önemli anlaşmazlık konusunun, küresel sonuçlara paralel şekilde, şirketin gelecek stratejileri konusunda yaşandığı, Türkiye’de daha fazla gerilim yaratan bir konunun ise aktif hissedarların diğer aile üyelerine danışmaması olduğunun görüldüğü belirtildi.
Şirketlerin dörtte üçünün, aile üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar için çözüm prosedürlerine sahip olmadığı bildirilen araştırmada, “Anlaşmazlıkta çözüm yöntemi olarak Türk şirketlerinde daha çok Aile Konseyi (yüzde 67) ve Aile Anayasası (yüzde 33) gibi gelenekçi eğilimlere uygun düşen kapalı yöntemler ağır basmaktadır. Dünyada yaygın kabul gören hissedarlar sözleşmesi ve arabuluculuk benimsenmemiştir” denildi.
Kaynak: Hürriyet Ekonomi
İlgili diğer yazılar
Facebook yorumları
Powered by Facebook Comments